Home / Publications / CMS Green Globe / Sustainability claims and greenwashing in Turkiye / Türkiye'de sürdürülebilirlik talepleri ve yeşil...

Türkiye'de sürdürülebilirlik talepleri ve yeşil yıkama

Türkiye'de yeşil talepler ve buna bağlı yeşil yıkama riski ile ilgili en önemli üç gelişme nedir? 

Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için dünya genelinde atılan adımlara paralel olarak Türkiye'de de hem şirketler hem de bireyler arasında önemli bir farkındalık artışı gözlemlenmektedir. Şirketler geleceğe uygun sürdürülebilir işletmeler olma hedefiyle işlerini daha yeşil bir dünyaya katkıda bulunacak şekilde uyarlamaya çalışırken, düzenleyici kurumlar da çıkardıkları yönetmeliklerle sürdürülebilirlik ilkelerini geliştirmekte ve şirketlerin faaliyetlerini izlemektedir. Tüketici tercihleri sürdürülebilirlik uygulamalarından önemli ölçüde etkilendiğinden, yeşil taleplerin ve buna bağlı olarak yeşil yıkama riskinin yakın gelecekte artması beklenmektedir. 

Türkiye'de yeşil yıkamanın önlenmesine yardımcı olmak üzere son dönemde yaşanan aşağıdaki 3 gelişmeyi tespit etmiş bulunmaktayız: 

(i) Küresel Eko Etiket Ağı (GEN) tarafından tanınan Türk Eko-etiketi için yeni kriterler 

2018 yılında Türkiye, "sürdürülebilir bir çevre hedefi doğrultusunda tüketicilere doğru ve bilimsel olarak desteklenen bilgi akışı sağlayarak, çevresel etkisi az olan ürün ve hizmetleri teşvik etmek" amacıyla, 66/2010/EC sayılı AB Eko-etiket Yönetmeliği ile uyumlu olarak eko-etiketleri düzenleyen "Çevre Etiketi Yönetmeliği" adlı yeni bir yönetmelik ("Yönetmelik") çıkarmıştır. 

Eko-etiketler, söz konusu ürün veya hizmetin çevresel performansının ve bu ürün ve hizmetler için belirlenmiş olan eylem planı ve katı kriterlere uygunluğun dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi temelinde verilmektedir. Buna göre, eko-etiketlerin ana ilkelerinden birinin çevresel bilgilerde şeffaflık sağlanması olduğu dikkate alındığında, eko-etiketler tüketicilere çevresel etkiler hakkında güvenilir bilgi sağlamakta ve tüketicilerin, etiketi sunan şirketin gerçek eylemlerini sorgulamak zorunda kalmadan bilinçli bir seçim yapmalarına olanak tanımaktadır. 

Ekim 2020'de Türk Eko-etiketi, GEN (çevre dostu ürünler ve sürdürülebilir hizmetler için eko-etiketleri iyileştirerek, teşvik ederek ve geliştirerek çevrenin korunmasına katkıda bulunmayı amaçlayan ve dünya çapında önde gelen eko-etiketleme kuruluşlarından oluşan, kar amacı gütmeyen bir birlik) tarafından tanınmıştır. 

Türkiye, kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler, tekstil ürünleri ve cam eşyalar da dahil olmak üzere çeşitli ürünler için 9 kriter listesi yayınlamıştır. Mart 2022'de Türkiye, bulaşık deterjanları için eko-etiket gerekliliklerini düzenleyen en son kriterleri yayınlamıştır. Bu kriterler, Türk tüketicilere, tükettikleri ürün ve hizmetlerin çevresel etkileri hakkında güvenilir bilgilere dayanarak bilinçli seçimler yapma fırsatı vermektedir. 

Yönetmelik uyarınca, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ("Bakanlık") eko-etiketlerin kullanımına ilişkin piyasa denetimi ve gözetimini kurumlar arası bir şekilde yürütecektir. Bakanlık, eko-etiketli bir ürün veya hizmetle ilgili herhangi bir şikayet olması durumunda, eko-etiket kullanıcısını şikayet hakkında bilgilendirecektir ve 7 gün içinde şikayete yanıt vermesini talep edecektir. 

Bakanlıkça, eko-etiket taşıyan ürün veya hizmetlerin belirlenen kriterlere uygun olmadığının veya eko-etiketin Yönetmelik hükümlerine uygun olarak kullanılmadığının tespit edilmesi halinde, eko-etiket kullanıcısının eko-etiketi kullanması yasaklanacaktır. Bakanlık, yasaklama kararını internet sitesinde veya diğer uygun araçlarla da duyurabilecektir. Bu bağlamda, Bakanlığa yeşil yıkama uygulamalarına ilişkin proaktif bir rol verilmektedir. 

Eko-etiketlere ilişkin şikâyetlerle ilgili herhangi bir kısıtlama, sınırlama veya şart bulunmadığından, Bakanlığa atfedilen proaktif rol de göz önünde bulundurulduğunda, ilgili tüm tarafların bu tür şikâyetlerde bulunması mümkündür. 

(ii) Yeşil yıkama nedeniyle potansiyel tüketici taleplerinin artması 

Halihazırda Türkiye'de yeşil taleplere dayalı dava örnekleri oldukça azdır. Ancak, tüketici bilincindeki önemli artışa paralel olarak, gelecekte tüketicilerin yeşil yıkama ile ilgili taleplerde bulundukları davaların sayısında önemli bir artış görebiliriz. 

Yeşil yıkama uygulamalarına dayalı taleplere izin veren başlıca mevzuat 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ("Tüketici Kanunu"), 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ("Ticaret Kanunu"), Yönetmelik ve 2872 sayılı Çevre Kanunu'dur ("Çevre Kanunu"). Ayrıca, Kurumsal Yönetim Tebliği ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayınlanan Sürdürülebilirlik İlkelerine Uyum Çerçevesi gibi bazı ikincil mevzuat da yeşil yıkama taleplerini etkileyebilmektedir. 

Tüketici Kanunu kapsamında, reklamı yapılan malların satıcı tarafından belirtilen özelliklere sahip olmaması veya ambalaj, reklam ve etikette belirtilen özelliklere sahip olmaması durumunda, tüketiciler "ayıplı mal" hükümleri kapsamında tazminat talep etme hakkına sahiptir. Buna ek olarak, Tüketici Kanunu, özellikle tüketiciyi yanıltıcı reklam yasağı ve haksız ticari uygulamalar olarak kabul edilen yanıltıcı uygulamaların yasaklanması ile ilgili olanlar olmak üzere, reklamla ilgili yasaklara uyulmaması durumunda yaptırımlar ve para cezaları öngörmektedir. 

Öte yandan, Ticaret Kanunu, mallar, ticari ürünler, faaliyetler ve iş ilişkileri hakkında yanıltıcı beyanların haksız rekabet teşkil edebileceğini ve tazminat talepleri de dahil olmak üzere hem hukuki hem de cezai sorumluluk gerektirdiğini öngörmektedir. 

Genel olarak, Türk makamları yenilenebilir enerji, kamu sağlığı ve gıda güvenliği gibi hassas konularda katı ve sıkı önlemler alma eğilimindedir. Bu tür konular genellikle ÇSY ilkeleriyle bağlantılıdır ve yeşil yıkama uygulamalarına da konu olabilmektedir. Özellikle son yıllarda, gıda güvenliği ve beslenme, tüketicilerin tercihlerinde önemli kriterler haline gelmiştir ve bu nedenle bu alanlarda yeşil yıkama riski ortaya çıkmıştır. 

(iii) Türkiye iklim değişikliği kanun taslağını yayımladı 

2022 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı "İklim Değişikliği Kanunu" taslağını ("Kanun Taslağı") yayımlamıştır. 

Kanun Taslağı'nın amacı, küresel ortalama sıcaklık artışını sınırlandırmak, sera gazı emisyonlarının kademeli olarak azaltılması ve iklim değişikliğine adaptasyon için gerekli yasal ve kurumsal çerçeveyi oluşturmaktır. Kanun Taslağı ile, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda mevcut ve gelecek nesillerin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden korunması hedeflenmektedir. 

Kanun Taslağı, küresel ortalama sıcaklık artışının 1,5°C'nin altında sınırlandırılmasına katkıda bulunmayı, düşük karbon ekonomisine geçiş ve ülke çapında sera gazı azaltım hedeflerinin gerçekleştirilmesi için gerekli teknik ve mali gereklilikler ile usul ve esasları belirlemeyi amaçlamaktadır. Kanun Taslağı ile,bilimsel bilgiye dayalı olarak, çevresel, sosyal ve ekonomik faydayı gözeterek, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını, enerji verimliliğini ve yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik ederek iklim değişikliğine dayanıklılığın ve adaptasyonun sağlanması amaçlanmaktadır. 

Kanun Taslağı ile, "Emisyon Ticareti Sistemi" ve "Enerji Verimliliği Sertifikası Ticareti" gibi bazı yeni kavramların getirilmesi önerilmektedir. 

Kanun Taslağı kapsamında "Emisyon Ticareti Sistemi", üst sınır emisyon ilkesine dayalı olarak sera gazı emisyon izinlerinin alınıp satılması yoluyla sera gazı emisyonlarını ve sera gazına neden olan faaliyetleri doğrudan veya dolaylı olarak sınırlandıran ve/veya sınırlandırmayı teşvik eden bir sistemdir. Kanun Taslağı ile, iklim değişikliği ve emisyon ticareti sistemi ile ilgili oldukları ölçüde, emisyon azaltım sertifikaları, enerji verimliliği sertifikaları (beyaz sertifikalar) ve yenilenebilir enerji sertifikaları (yeşil sertifikalar) getirilmesi önerilmektedir. 

Kanun Taslağı'nın ayrıca yeşil taleplerin potansiyel yasal dayanaklarının çeşitliliğine katkıda bulunması ve şeffaflık ve hesap verebilirliğe olanak tanıyan sıkı bir şekilde düzenlenmiş bir emisyon kontrol sistemi sağlaması beklenmektedir. 

Key contact

Döne Yalçın
Partner
Managing Partner Türkiye, Partner Austria, Member of the CMS ESG and Sustainability Leadership
Istanbul
T +90 212 4014260

Subscribe to CMS Green Globe newsletter

Discover related products


02/10/2023
Expert Guide on ESG in Real Estate
In the ever-evolving landscape of real estate development, investment, and operation, a remarkable surge in ESG (environmental, social, and governance) regulatory activity is reshaping the sector. With these changes come new and vital requirements th
Comparable
09/04/2024
CMS Expert Guide to plastics and packaging laws
 Plastics and packaging have attracted  consumer, media and legislative interest over recent years with an array of laws being proposed to incentivise behavioural and design change. Significant reforms are expected globally to deal with environmental
Comparable
06/12/2023
Green Claims & Green(er) Products
21/08/2023
European Commission publishes European Sustainability Reporting Standards...
On 31 July 2023, the European Commission published the first set of the European sustainability reporting standards (ESRS). This is the first big step towards the implementation of the Corporate Sustainability Reporting Directive (CSRD), which came i
16/03/2022
Greenwashing: reputations on the line
As global heating and other environmental issues have come to the forefront of public consciousness in recent years, with extreme weather events and increasingly urgent warnings about the damage humans are doing to the planet, consumers have taken a greater interest in the environmental impact of the products they buy and use. Dozens of surveys have revealed that consumers prefer en­vir­on­ment­ally-friendly products, and that they are willing to pay a premium to get them. Naturally, business have responded to this concern, with brand-owners increasingly highlighting the benign or even beneficial effects their products and services have on the natural world. However, environmental issues are highly technical, and therefore raise a significant risk of confusing and misleading consumers, who may be persuaded to part with their cash to obtain products whose environmental benefits may be less than they appear. A European Commission website screening project, which reported in January, found that green claims were exaggerated, false or deceptive in 42% of cases, and more than half the time the information provided was in­ad­equate. 2021 therefore saw an increased focus from regulators on misleading green claims. In the UK, the Competition and Markets Authority recently published a new Green Claims Code, setting out six key principles for traders to follow when making environmental claims, together with over 100 pages of examples and more detailed advice, and has implied that enforcement in this area may follow soon in 2022. The Advertising Standards Authority recently carried out a review of its regulation of green claims regulation, announcing its decisions following the first stage of its review in September. In January 2021 the Netherlands Consumer and Markets Authority published Guidelines on Sustainability Claims, and in August 2021, the French government issued its Climate and Resilience Law. Similar developments are in train across Europe. Given the level of public concern about the environment, we expect that a finding that a business has been misleading consumers about its environmental credentials has the potential to be even more damaging to its reputation than other advertising breaches. Here are some key points to remember when making green claims. 1. Be clear Environmental claims are often technical and complex. Where terms are unclear, explain what you mean by them. Use appropriate qualifications and clarifications in the ad – significant qualifications should not be on a separate web page or another location where they are likely to go unread – but remember that these must be genuine qualifications of clarifications, and may not contradict the main claim. Avoid industry jargon, or explain it when used. 2. Be specific Identify the specific environmental benefit of your product or service and state it clearly. Avoid terms like “sus­tain­able”, “green”, “en­vir­on­ment­ally friendly”, “eco-friendly” or “kind to the planet”, which are largely meaningless. Comparative claims, such as “more sustainable” or “greener”, may be acceptable if you explain the specific environmental benefit clearly. A claim made for a product or service generally should be based on a “cradle-to-grave” assessment, taking into account the environmental effects of inputs such as raw materials, water and electricity, manufacturing, transport, use and end-of-life disposal. Even with more narrowly-framed claims, make sure you consider all aspects – a common pitfall is to claim that packaging is recyclable or plastic free, without considering whether inner packaging, glue or tape, all of which form part of the packaging, meet that description. 3. Limit your claims to what you can prove Start with the evidence you have, and work out what claims you can make based on that evidence. A common pitfall is to start with the claim and then cast about for evidence to support it, which often leads to a broader claim than can be substantiated. If you have taken waste out of the supply chain, limit your claim to the supply chain. If you have reduced CO2 emissions from transport, limit your claim to transport. 4. Sub­stan­ti­ation should be thorough and detailed Because they are often technical and detailed, environmental claims may require in-depth substantiation, and you may need to expend significant time and effort compiling it. For example, claims regarding carbon neutrality or reduced carbon require a thorough survey of a business’s operation and supply chain over a significant period, first to determine its baseline carbon emissions and then to track its progress towards reduced carbon or carbon neutrality. Be aware that terms such as “bio­de­grad­able”, “organic”, “renewable”, “com­postable”, “recycled”, “re­cyc­lable”, “reusable” and “car­bon-neut­ral” have specific technical meanings, and be ready to substantiate them accordingly. Substantiation by reference to an independent test standard, such as ISO 14021 on self-declared environmental claims, tends to be more persuasive than a standard developed in-house. Take care with symbols, which have specific meanings and rules for use. Make sure evidence is up to date. Make sure claims are accurate for normal use of the products, or qualify them accordingly – for example, if a product is only biodegradable in a specialist facility, and is likely to go to landfill where it will not degrade any quicker than normal products, do not claim “bio­de­grad­able”, or at least state that specialist facilities are required. 5. Don’t claim normal product features, or things you are required to do by law, as environmental benefits For example, in the UK, rinse-off toiletry products may not contain micro beads. Claiming such products are “micro bead free” is misleading, as it implies that the products have a particular environmental advantage over other products, which they do not. 6.  Take care with comparisons Comparative advertising raises its own specific issues, and, where it refers to a competitor or its product or service by name, can substantially heighten risks by opening up the possibility of trademark infringement. Make sure you compare like with like – the comparison should be of products or services meeting the same needs or intended for the same purpose. The features compared should be material and representative, and also “veri­fi­able”, which requires the detailed basis of the comparison to be disclosed proactively, either in the advertising itself or by way of a “signpost” in the ad directing readers to the source of information.